Güney Kore Gezisi: Seul III

Bugün günlerden Doosan Bears!
Kore'ye gitmeden önce arkadaşımla konuşurken konu beyzboldan açılmıştı. Ben de maçları merak ettiğimi söylediğimde hemen maçların tarihlerini kontrol etmiş ve "Doosan Bears - LG Twins maçına gidiyoruz." dedi. Arkadaş gibi arkadaş :)

Öğleden sonra buluşacağımız için sabah da ne yapalım diye düşünüyorduk. Dedik bari kaldığımız yerin yakınlarında bir şeylere bakalım. Ondan önceki gün Mapo-gu bölgesindeki ünlü yerlere bakarken YG Entertainment'ı görmüştüm. Hadi gidelim boş boş durmaktan iyidir dedik 5 dakikada ordaydık... Baya yakınmış. Sadece bir bakış attık sonra markete girip içecek bir şeyler alıp oturduk dinlendik. Bu sırada gelen geçene bakıyorsunuz tabi. Kızlar gelip orada bekliyorlardı. Beklendik bir durum tabi. Ama bir tanesi annesiyle gelip baya otoparkına daldı çaktırmadan. Arabaların içini görebilmek için camlarına yapıştı. Sonra kimseyi bulamayınca onlar da beklemeyi tercih etti. Neyse biz içecekler bitince kalktık hemen.
Maç için Jamsil'e geçtik. Lotte Store aşırı kalabalıktı. Her zaman öyleymiş. İndirimli ürünleri dışarı kısımda satıyorlar. Pek bir indirim göremedim ben halbuki...  Seung Hyuk geldi, biz de düştük yollara. Önce maç sırasında yemek için tavuk almaya gittik. Koreliler maçta tavuk, pizza, patlamış mısır gibi yiyecekleri bir de birayı çokça tüketiyorlar. Stadın dış kısmında da satılıyor; ama orası epey iyiymiş. Oysaki ben hiç sevmedim. Çünkü tatlıydı... Tatlı tavuk olmamış. Hiç olmamış. Tabi bana göre. Kişiden kişiye değişir. Sonra bir de yemek yedik. Maçlar çok uzun sürdüğü için aç kalmayalım dedik. İyi ki de yemişiz.

Stadın oraya geçip tezahürat için şişme çubukları aldık. Sonra içeriye geçtik. Maç hafta içi olduğu için stad en başta epey boştu. Maç başlamış olsa da saat ilerledikçe iyice doldu. Ben böyle eğlenceli bir atmosfer daha görmedim! Tezahüratlar, amigo kızlar, müzikler, dancing queen, kissing time! Öyle bir ortam ki eğlenmemeniz mümkün değil! Hatta bizim arkadakiler içkiyi fazla abartınca bütün stad onları dinledi denilebilir. Doosan Bears taraftarı olarak gittik. Geçen sezonun birincileri onlarmış. Bu sene de baya iddialılar.
Kore'ye gidersiniz mutlaka maça gidin. Kesinlikle pişman olmazsınız. 
Sonraki gün Itaewon'a gittik. Itaewon yabancıların en çok bulunduğu yer. Dünya mutfağının fazlaca bulunduğu, daha avrupa tarzında yerlerin olduğu yer diyebiliriz. Alışveriş için de iyi diyorlardı; ama ben alacak pek bir şey bulamadım.Ben sevmedim burayı açıkçası.  Neyse daha metrodan çıkmadan Kervan Restoran'ın reklamlarını görebilirsiniz. Çıktığınızda da birçok Türk restoranı göreceksiniz zaten. Ayrıca yerlerde ülkelerin isimleri, başkenti ve o ülkenin dili ile "Merhaba" yazan yerleri göreceksiniz. Kervan Turkish Cafe'yi görünce tabi ki mutluluktan havalara uçtuk. Çünkü ben günlerdir "Türk kahvesiiiii!" diye sayıklıyordum. Her gün içmeye alışık olunca biraz zor geldi tabi. Burada çalışan arkadaşımız da (adını unuttum gerçekten özür diliyorum) burada yüksek lisans öğrencisiymiş. Onunla muhabbet ettik. Bize baklava ve çay da ikram etti. Uzun bir süre oturduktan sonra teşekkür edip ayrıldık.
 Daha sonra Line Friends Store&Cafe'ye girdik. O tatlış şeyleri görüp de girmemek imkansız tabi. İçeride fotoğraf çektiren bir sürü kişiyi var tabi. Büyük Brown ile fotoğraf çektirmek için bekliyorsunuz tabi az da olsa. Bazen epey sıra oluyormuş galiba. Biz gittiğimizde birkaç kişi vardı sadece. 
Sonraki yerimiz Dongdaemun oldu.. Dongdaemun Design Plaza'nın orayı dolaştık. Buradaki çiçekler hala duruyordu. Ancak akşam görmek kısmet olmadı :) Yine de güzellerdi. Daha sonra pazara geçtik. Uygun fiyata epeyce alışveriş yapabilirsiniz. 
Sonra Myeongdong'a geçtik. Burası alışveriş için , özellikle kozmetik alışverişi için en iyi yer! Her yerde kozmetik dükkanları var ve bu dükkanlardan birkaç tane var. Her ara sokakta birer tane daha var. Bir de şöyle bir durum var ki birisinde olan set diğerinde olmayabiliyor. Hepsinin kendisine özel setleri olabiliyor. Ben Innisfree'de bir set görmüştüm; ama hangisi olduğunu hatırlayamadığımız için çoğuna girdik. Ama mutlu son tabi ki! :) 
Burada bir Dakgalbi anımız var ki... En son acıdan dolayı ağlıyorduk işte. Ama ben bir süre sonra tat alma duyumu kaybettiğim için hepsini yedim. Yemek olunca bende akan sular duruyor malum. Çalışan çocuğumuz  deseydi ki bize acının seviyesi var diye hiç der miydik öylece acı olsun diye. Ama orası baya güzeldi. Çocuğumuz konuşkandı da utangaç çıktı fotoğraf çektirirken. Oysa ki selfie'lerimizi trollemek için uğraşmıştı. 
Sokakta yürürken de bir kız grubunun etkinliğine denk geldik. Her yer kamera ve fotoğrafçı kaynıyordu. Burası oldukça kalabalık bir yer olduğu için gruplar genelde burada etkinlik düzenliyorlar. Melody Day grubu imiş. Biraz dinledikten sonra ayrıldık. Meşhur 32 cm uzunluğundaki dondurmadan aldık. Ama o kadar sıcaktı ki su gibi eridi elimizde. Biz buradaki Daiso'dan uygun fiyata birçok şey aldık. Çin'deki Miniso diyebiliriz. Tabi Çin daha ucuzdu (kalp ben)  
Gelelim dönmeden önceki son haftamıza. Jeju Adasından döndükten sonra biraz keyif işi yaptık diyebiliriz. Zaten çoğu yere gitmiştik. Birkaç önemli yer vardı. Bu günleri genelde arkadaşlarımla buluşmalara ayırmıştım. Seung Hyuk Hong Kong'a gidecekti. Ben giderken görüşemeyeceğimiz için son bir kez daha görüşelim dedik. Kendisi Dongguk Üniversitesinde okuyor. Ben de görmek istedim. Buraya Budist'lik hakim. Öncelikle buraya gidip gezdik. 
Daha sonra Chungmuro'da dolaştık. Burası sevimli küçük yavru kedilerin, köpeklerin bulunduğu bir yer. Pet Shop çok fazla var. Kore'de sokakta sahipsiz kedi ya da köpek göremezsiniz. Evlerinde besleyen çok çok çok fazla insan var. Ama sokaklara bırakan yok! Olması gerektiği gibi. Daha sonra ufak bir karaoke macerası yaptık. Oradan da Ihwa Mural Street'e geçtik. Burası duvarlarda çizimlerin yer aldığı aynı zamanda farklı konseptlerde kafelerin yer aldığı, bolca fotoğraf çekip çektirebileceğiniz yerlerden birisi. ( Öncesinde Busan'da Gamcheon Kültür Köyü'ne gittiğim için burası o kadar güzel gelmedi :) ) Sonrasında bir Hongdae'de bir mekana oturup sohbet muhabbetle geçti. 
COEX Mall ünlü, büyük bir alışveriş merkezi. Line 2 Samseong durağında inip hemen ön tarafına çıkabilirsiniz. Bu arada Kore'de X-ray cihazları AVM gibi yerlerde yok. Güvenli bir ülke olduğu için gere duymuyorlar böyle şeylere tabi. Yan tarafında da SM Town var. Buradan grupların-kişilerin albümlerini, tişörtlerini, özel tasarım eşyaları vs. alabilirsiniz. Aynı zamanda hologram gösterileri izleyebileceğiniz bir kat da var. 
 Namdaemun Pazarı Kore'ye özgü kıyafetlerin, hediyelik eşyaların, gündelik kıyafet ve eşyaların uygun fiyata satıldığı bir yer. Buradan hediyelerinizi almanız tavsiye edilir. Tabi pazarlık yapmayı unutmayın. Bu tarz yerlerde mutlaka pazarlık yapın. Mutlaka kârlı çıkacaksınız. 

Kyunghee Üniversitesi Kore'nin köklü üniversitelerinden birisi. Lotus Eğitim'in de burası ile anlaşması mevcut. Kyunghee Üniversitesi Korece Bölüm Başkanı Doç. Munha Hwang seminer için buraya gelmişti. (Bilmeyenler için ben Lotus Eğitim'de Korece Sorumlusu olarak çalıştım.) Burada görüştüğümüzde onu ziyaret edeceğimi söylemiştim. Gittiğim tarihlerde kendisi yoktu; ancak arkadaşından yardımcı olması için rica etti. Girişte hastanesinden sonraki büyük binada bulunuyorlar.Kampüsü kesinlikle harika! Ulaşımı da zor değil. Ziyaret etmenizi öneririm. 
Tabi ki N Seul Kulesi'ne çıkmadan olmazdı. Ama oldu. Akşam manzarasını görmek istemiştik. Bu yüzden hava karardığında gittik. Zaten tepesine çıkmadan da müthiş bir manzarayla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bilet alacağımızda da 80 dakika kadar aşağıda dolaştıktan sonra çıkabileceğimiz söylendi. "Neden?" sorusunun cevabı yoktu. Tabi ki o kadar bekleyemedik. Kilitlerin olduğu kısmı gezip ayrıldık. Burası çiftlerin yeri zaten. Biraz çıldırabilirsiniz "oyyy yeteer!" diye. Çok şaapmamak lazım tabi.
Gangnam'a da gittik tabi. Öyle gezdik geldik yani. Gangnam işte. O duyulduğu gibi. Metro çıkışı en kalabalık olan yerdi. Lüks kısımlarını da gördük döndük.

Bir de biraz serinlemek için ve günün yorgunluğundan ayaklarınızı kurtarmak için gidebileceğiniz Cheonggyecheon var tabi. Burada oyurup ayaklarınızı suya sokarak arkadaşınızla deriiin bir muhabbete dalabilir, müzik yapan varsa dinleyebilir yoksa da telefonunuzdan açıp kendinizi huzurla doldurabilirsiniz :) 
Diğer günler dediğim gibi arkadaşlarımla buluşmakla geçti Seul'de. Zion benim Koreli ilk arkadaşımdı ve kendisi tarih bölümü okuyor. Sayesinde epey bilgi edindim, buradan da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca Çin'de Ercan sayesinde tanıştığım Min Seok! Böyle iyi kalpli,tatlı, melek bir kız daha olamaz. Beni görmek için kaldığım yeri geçtim odaya kadar çıkmıştı. Ona ne söylesem azdır yani. Kalpler kalpler kalpler!Bir de çok değerli Türk blogger'larımızla da tanışmış oldum. Edy,Erdal,Betül,Youngjun hepsine çokça teşekkür ediyorum!  ( Güney Kore Gezisi, Kore Gezisi, Betül'ün Kore Gezisi)

Seul günleri benim için böyle güzelliklerle geçti işte. He bir de bazı yerler aşırı abartılmış oluyor. Gördüğünüzde "Bu muymuş ya?" diyebilirsiniz. O yüzden sıfır düşünceyle gitmek lazım. Bu arada Han Nehri'nin orada sabahlamayı da unutmayın derim. Diğer şehirlerin yazılarında görüşmek üzere.

Seul I ve Seul II yazılarını okumayı unutmayın :)

Instagram - Snapchat: mufideeryilmaz

Yorumlar