Güney Kore Gezisi: Seul II

İlk durağımız Gyeongbokgung Sarayı!
Gyeongbokgung Sarayı 1395 yılında inşa edilmiş. İsminin anlamı Kutsanmış Saray'dır (Gyeongbok "kutsanmış" gung "saray" demektir). Kuzeyde yer aldığı için Kuzey Sarayı olarak da bilinmekte imiş.

Biz metro ile Gwanghwamun meydanından değil de Gyeongbokgung durağında inip ( line 3) sarayın hemen yan tarafında yer alan çıkıştan çıkarak içeri girdik. Biz girdiğimizde muhafız alayı nöbet değişimi seremonisi başlamıştı. Bunu izledikten sonra biletlerimizi alıp içeriye geçtik.Yerli ve yabancı birçok turist burayı ziyaret ediyor. Belirli saatlerde ücretsiz rehberler de mevcut. 
Saraylarda yine çatılar bolca ilgi çekiyor. Aynı zamanda kral tahtının arkasında bulunan bir çizim var. Adı 일월오봉도(Ilwolobongdo).  일 güneş, 월 ay, 오봉 beş tane tepe, 도 resim anlamlarına geliyormuş. Ay ve güneşin dengeyi temsil ettiği söyleniyor; ama beş tane tepenin tam olarak anlamı bilinmiyormuş. Tepe de bulunan ejderha figürü kralın gücünü temsil ediyor. Yürürken bulunan taşlar sırasıyla kıdemli kişileri gösteriyormuş. Oldukça görkemli ve ilgi çekici bir yer. Görmeden gitmeyin :)

Ayrıca burada bir kütüphane ve kafe de mevcut. Buraya ayakkabılarınızı çıkartıp terlikleri giyerek giriyorsunuz.
Ön tarafta o çok bilindik Gwanghwamun kapısı var. Muhafızlar burada bekliyor. Daha sonra Gwanghwamun Meydanı'na, Kral Sejong ve Amiral Yi Sun Shin'in heykellerinin bulunduğu kısıma geçtik. Buradaki metroda ücretsiz Hanbok giyip fotoğraf çektirebilirsiniz.



Kral Sejong Kore Alfabesi olan Hangıl'ı hazırlatan kişidir. Bu yüzden oldukça değerlidir. 
Amiral Yi Sun Shin Japon işgalinde savaşmış ulusal kahramandır.
Ayrıca Sewol kazasını unutturmamak için burada hala çadırlar var.

Burada bulunan fıskiyeli suların açılmasıyla eğlenen birçok çocuğu görebilirsiniz. Hatta siz de serinlemek isterseniz şöyle bir el atıverirsiniz. Bakınız dönmeden önceki gün arkadaşlarla buluştuğumuzda Koreli kızçemiz beni tutup birazcık içeri çekivermişti. Arada birbirimizi ıslatarak eğlendik. Tavsiye edilir :)

Akşama da mideden gelen seslerle kaldığımız yerin yakınında ddeokbokki yapan bir ajumma (yaşlı kadınlara hitap şekli) bulduk. Ddeokbokki'yi kaldırmış aslında çok az kaldığı için; ama biz sorunca çıkartıp verdi. "Tadına bakın, kötüyse yemeyin." dedi. Ama biz onu bir güzel lüplettik tabi. 
Ertesi gün Insadong'a geçtik. Insadong geleneksel tarzda kafelerin, yiyeceklerin, hediyeliklerin bulunduğu bir yer. Ayrıca galeriler de yer alıyor. 
Biz etrafa bakınırken bir anda tanıdık bir tıkırtı duyduk. Tabi ki Maraş dondurması olmayan yer olamazdı. Bize bakıp İngilizce "Dondurma yer misiniz? " diye sorduğunda ben " Aaa kolay gelsin" diye karşılık verdim. Bir şok geçirdi küçük çaplı. Sonra klasik nerelisiniz, nerden geldiniz, ne yapıyorsunuz muhabbeti döndü. Vedalaşıp aşağıya doğru devam ettik. 
Buradaki dükkanlardan alışveriş yapıp ilginç şekilde sunumları olan kafe ve restoranlarda yemek yiyip bir şeyler içebilirsiniz.  

Aşağıya doğru ilerledikçe iki dondurmacıyla daha karşılaştık. Hatta bir tanesine kolay gelsin dediğimizde "Oha!" şeklinde tepki verdiydi :)

Daha sonra Bukchon'a geçtik. Önce Ulusal Halk Müzesi'ni gezdik. Burada Kore halkının eski zamanlardan beri süregelen günlük hayatı anlatılmıştı. 
Buradan Samcheong-dong'a yürüdük. Burada farklı tarzda kafeler oldukça fazla. Ama biz bir an evvel Bukchon Hanok Köyü'ne çıkmak istediğimiz için çok zaman geçiremedik. Buradaki merdivenlerden çıkarak Bukchon Hanok Köyü'ne ulaştık. Bu sırada sıcaktan ölmüştük tabi. ( Diğer hafta arkadaşımla buluştuğumda en son 1994'te çok fazla sıcak olduğunu, hatta o zaman bile bu kadar çok sıcak olmadığını söyledi. Ben de "Tişikkirler" diyerek suskunluğumu korudum.)
Burada hala yaşayan insanlar olduğu için sessiz olmaya özen gösteriyorsunuz. Eski tarzdaki bu evler sizi büyülüyor.
Buralarda dolaştıktan sonra geri döndük. Bizim oraya Hongdae yakın olduğu için gittik. Arkadaşım Dakgalbi yiyebileceğimiz bir yer söylemişti. Sözde onu bulacaktık. Ondan başka her yeri bulduk. Artık vazgeçip geri döndük. Tabi ki o kadar çok yere girmiştik ki yer yön duygusu kalmamıştı ve yine kaybolaraktan kalacağımız yere ulaştık(benden de bu beklenirdi tabi ki). 

Tabi ben özet şeklinde anlatıyorum. Biz aralarda sıcaktan daralıp marketten soğuk bir şeyler alıyoruz ya da bir kafede oturuyoruz. Ben gerçekten hayatım boyunca bu kadar sıcak bir hava yaşamamıştım. Bazı yerlerde çok dolaşamadık bile. Bunu da alt bilgi olaraktan geçivereyim.  

Bu arada mekanlar hakkında daha detaylı bilgi isterseniz english.visitkorea.or.kr adresinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz :)

Instagram - Snapchat: mufideeryilmaz

Yorumlar