Ooo bizde dengesizlikler biter mi hiç? Bir Ankara gününde
biz kalktık kızçemle“Hadi Kore Kültür Merkezi’ne gidelim!” diye. İnternetten
baktık nasıl gideriz vs. koyulduk yola. Tunalı’ya vardık varmasına; ama bu yer
ne tarafta ? Biraz bakındık ortalarda yok! Dedik bilse bilse büfeci amcamız
bilir! Oysaki öyle olmamıştı… “Hiç bilmiyorum.” gibi bir cevap aldıktan sonra
açtık navigasyonu. ( Neden en başta
yapmadıysak?) Asıl olay da amcanın hemen karşısındaki yokuşun sonunda çıktı KKM
^^ Biz girdik, farklı ortam tabi herkes birbirini tanıyor belli.( Biz baya
kıyıda köşede kaldık en başlarda.) İlk
girişte Kore’ye ait birkaç parça ve resepsiyon tarzında bir yer var. Oraya
adını soyadını yazarak giriş yapıyorsun.
Sonra katları keşfedelim dedik. Bir de baktık kütüphane! Bundan sonraki
uğrak mekanımız orası olmuştu tabi. Her hafta sonu ders çalışmak için
oradaydık. Rahat rahat çalışıyorduk.Kendine ait kafesi de var içeride.
Kahvelerimizi de oradan alıyorduk miss! Tabi biz bunu keşfedip alana kadar baya
bir süremiz geçmişti oralarda ^^ Bir karaoke odası( o rezilliğimizi daha sonra
anlatacağım), derslikler, sergi salonu, yani her şeyi olan güzel bir bina.
Burada yaşadığımız sakarlıkların falan haddi hesabı yok.
Hele ki benim gibi bir sakarın! Ama günlerden bir gün var ki! Ankara’nın soğuk
ayazında gittik Kore Kültür Merkezi’ne, çalıştık, keyif yaptık vs. çıktık
otobüs durağına. Hava kararmış. Her zaman ki gibi otobüsü bekle bekle gelmez!
Titriyoruz tabi bir yandan zangır zangır. Yürüsek mi acaba Kızılay’a kadar diye
kendi aramızda konuşurken,
“Kızlar siz de mi Kızılay’a gidiyorsunuz?” diye bir
teyze kafasını uzatarak aramıza girmişti. Kokoş bir teyze; ama korkunç bir
teyze.
“Ben de Kızılay’a gidiyorum
taksiyle beraber gidelim mi?” demesiyle önümüzde içinde renkli ışıklar yanan
bir taksinin gelmesi bir oldu. Biz şok biz iptal tabi :D
“Yok biz otobüsle gideceğiz.”
dedik korka korka. Ama bir yandan da çaktırmıyoruz.
“ Aman illa öğrenciyiz ego mu basacağız diyorsunuz? 2
liranız hiç mi yok? “ diye atarlandı bir de bize :D Hayde…
Yok istemiyoruz desek
de bize kötü kötü bakışlar atmaya devam etti. Biz o tırsmayla, en iyisi
yürüyelim hem ısınırız diyerek tabanları yağladık, koştura koştura kendimizi Kızılay’da bulduk :D
Ama bu sırada arkamızı kontrol ediyoruz, gülme krizleri bir yandan ^^ Çok şükür
sağ salim vardık yurda ^^ (Tipler kayık bir şekilde:D )
O gün hayatımızdaki en dehşet verici günlerden birisi olarak
yerini aldı. Aman dikkat edin. Garip
işler… ^^ “Her saçmalık da bizi bulmak zorunda mı?” o ayrı bir mesele tabi ^^ Bir daha görmemek umuduyla gidip gelmelere devam ettik tabi.
Yorumlar
Yorum Gönder