Yine uzun bir aradan sonra karşınızdayım :) Bilgisayardaki sorunlar başa bela oldu da biraz ^^ Neyse ben yine güzel mekanlarla karşınızdayım :)
Yine bir gün Galata'yı özlememle kendimi orada bulmam bir oldu tabi. Kahvaltıda yapmamıştım hastaneden çıkmıştım galiba. (BestD.'si olmaz tabi :D) Galata Kulesi'ne her çıktığınızda aşağıda teraslı güzel bir kafe gözükür, ben de her seferinde "Bak bir gün şuraya gidelim!'' diye tekrar eder dururdum. Hadi oraya gidelim dedik. Tabi ki iyi ki gitmişiz. Bir tarafta Galata diğer tarafta Haliç ve deniz derken ben kendimi kaybettim. Öncelikle terasa çıkmadan önce asansörden indiğinizde bile kafanızı sağa sola çevirerek incelemeye başlıyorsunuz. Gerçekten çok dekoratif ve eskinin en güzel korunmuş hali! Kalorifer peteğine bile aşkla baktım diyebiliriz. Tarih kokusu buram buram! Sonra terasa çıkıyorsunuz. Personeli oldukça güler yüzle sizi karşılıyor. Mükemmel manzaralı masaya hemen kurulduk tabi. Ben kahvaltı tabağı söyledim yanılmıyorsam 32 liraydı. Ama değerdi!Sıcacık küçük ekmekler, oldukça zengin bir tabak geldi. Ekmek mi desem poğaça mı desem tam karar veremiyorum. Ama kesinlikle fırından yeni çıkmış, tazecik, çok lezzetli şeylerdi.Serçelerle, martılarla, manzaramızla mükemmel bir kahvaltı yaptım. Oradayken gördüklerim ve duyduklarım kadarıyla pastaları çok meşhurmuş. Her gelen pasta söyledi. ( Ben pastayı sevmesem de görünüşleri oldukça güzeldi!) Yanılmıyorsam çilekli pastası en çok sevileni-imiş. Gerçekten tarihi mekanları karşınıza alıp, mis gibi boğaz havası ve lezeetli şeyler için önererim. Öyle bir yerde fiyatları uygun gözüküyordu. Gidin mis gibi kahvenizi alın oturun ohhh!
Tabi biz burdan kalktık "Ee şimdi nereye gitsek ki? '' derdine düştük hemen.İnternet sağolsun hemen önerilerden baktık. "Aaa Karabatak'a gidelim! Orası güzelmiş denemiş oluruz.'' . Tabi ki navigasyon olmadan olur mu hiç? "Saçma sapan yerlere çıkmasak bari'' diye diye bulduk. (Karaköy'de)Amanın nasıl güzel, tatlı, mükemmel, sıcacık bir ortamdır bu! Gerçekten orada oturup bakınırken fotoğraf çekmeyi bile unuttuk o derece. Kahve menüsü oldukça zengin. Bilmediğim bir sürü isimle karşılaştım ben şahsen. Ama merak etmeyin o kadar mükemmel çalışanları var ki siz bir şey demeden güler yüzle" İsterseniz seçimlerinizde yardımcı olabilirim.''diyorlar hemencecik. Ama bu olay aşağılamak gibi kesinlikle değil. Çünkü cidden çok çok fazla çeşit var ve bazen istemsizce "Bu ne ola ki'' diyorsunuz. Ki ben kahveye bayılıp sürekli de araştıran bir tipimdir. Ortam ciddi anlamda sevgi üzerine kurulu diyebilirim. Çok kalabalık olduğu için içeriye çok bakamadım; ama dışarıda demirden küçük masa ve sandalyeler var. Bunlar da tarih kokulu. Ama en önemlisi yan yana dizilmiş sandalyeler! Yanınıza kim oturursa otursun dostmuş gibi sohbet edebilirsiniz bile. Arkadaşınızla oturduğunuzda ortamın rahatlığı ve sıcaklığından sohbete öyle bir girişirsiniz ki zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız bile. Kesinlikle bir kahveniz için buraya uğrayın asla pişman olmazsınız!
Yine bir gün Galata'yı özlememle kendimi orada bulmam bir oldu tabi. Kahvaltıda yapmamıştım hastaneden çıkmıştım galiba. (BestD.'si olmaz tabi :D) Galata Kulesi'ne her çıktığınızda aşağıda teraslı güzel bir kafe gözükür, ben de her seferinde "Bak bir gün şuraya gidelim!'' diye tekrar eder dururdum. Hadi oraya gidelim dedik. Tabi ki iyi ki gitmişiz. Bir tarafta Galata diğer tarafta Haliç ve deniz derken ben kendimi kaybettim. Öncelikle terasa çıkmadan önce asansörden indiğinizde bile kafanızı sağa sola çevirerek incelemeye başlıyorsunuz. Gerçekten çok dekoratif ve eskinin en güzel korunmuş hali! Kalorifer peteğine bile aşkla baktım diyebiliriz. Tarih kokusu buram buram! Sonra terasa çıkıyorsunuz. Personeli oldukça güler yüzle sizi karşılıyor. Mükemmel manzaralı masaya hemen kurulduk tabi. Ben kahvaltı tabağı söyledim yanılmıyorsam 32 liraydı. Ama değerdi!Sıcacık küçük ekmekler, oldukça zengin bir tabak geldi. Ekmek mi desem poğaça mı desem tam karar veremiyorum. Ama kesinlikle fırından yeni çıkmış, tazecik, çok lezzetli şeylerdi.Serçelerle, martılarla, manzaramızla mükemmel bir kahvaltı yaptım. Oradayken gördüklerim ve duyduklarım kadarıyla pastaları çok meşhurmuş. Her gelen pasta söyledi. ( Ben pastayı sevmesem de görünüşleri oldukça güzeldi!) Yanılmıyorsam çilekli pastası en çok sevileni-imiş. Gerçekten tarihi mekanları karşınıza alıp, mis gibi boğaz havası ve lezeetli şeyler için önererim. Öyle bir yerde fiyatları uygun gözüküyordu. Gidin mis gibi kahvenizi alın oturun ohhh!
Tabi biz burdan kalktık "Ee şimdi nereye gitsek ki? '' derdine düştük hemen.İnternet sağolsun hemen önerilerden baktık. "Aaa Karabatak'a gidelim! Orası güzelmiş denemiş oluruz.'' . Tabi ki navigasyon olmadan olur mu hiç? "Saçma sapan yerlere çıkmasak bari'' diye diye bulduk. (Karaköy'de)Amanın nasıl güzel, tatlı, mükemmel, sıcacık bir ortamdır bu! Gerçekten orada oturup bakınırken fotoğraf çekmeyi bile unuttuk o derece. Kahve menüsü oldukça zengin. Bilmediğim bir sürü isimle karşılaştım ben şahsen. Ama merak etmeyin o kadar mükemmel çalışanları var ki siz bir şey demeden güler yüzle" İsterseniz seçimlerinizde yardımcı olabilirim.''diyorlar hemencecik. Ama bu olay aşağılamak gibi kesinlikle değil. Çünkü cidden çok çok fazla çeşit var ve bazen istemsizce "Bu ne ola ki'' diyorsunuz. Ki ben kahveye bayılıp sürekli de araştıran bir tipimdir. Ortam ciddi anlamda sevgi üzerine kurulu diyebilirim. Çok kalabalık olduğu için içeriye çok bakamadım; ama dışarıda demirden küçük masa ve sandalyeler var. Bunlar da tarih kokulu. Ama en önemlisi yan yana dizilmiş sandalyeler! Yanınıza kim oturursa otursun dostmuş gibi sohbet edebilirsiniz bile. Arkadaşınızla oturduğunuzda ortamın rahatlığı ve sıcaklığından sohbete öyle bir girişirsiniz ki zamanın nasıl geçtiğini anlamazsınız bile. Kesinlikle bir kahveniz için buraya uğrayın asla pişman olmazsınız!
Yorumlar
Yorum Gönder