Derken kayıt günü geldi çattı. Herkes de bir burukluk tabi.
Evden ilk defa böyle uzaklaşacaktım. Çok da şapşirik bir tip olduğumdan dolayı
arkadaşlarım için de zordu :P Kuzenimle düştük yollara. “Gece bineriz, sabaha ineriz.
Kayıt yaptırıp hemen döneriz.’’ Diyerekten gece 02.00’ye aldık biletleri.
Bindik otobüse bir rahatlık bir yayılma falan. O zaman Pamukçuğuma(Pamukkale
Turizm) vuruldum :D Sanırım hayatımızda
bu kadar gülerek, saçma sapan davranarak bir otobüs yolculuğu daha yapmamışızdır.
Bir ara servis yapılırken “Aaaa ne var
ki acaba?’’ diyerek gözlerle servis arabasını kestik. Hani gören der ki “Bu
kızlar hiçbir şey yememiş herhalde!’’ Tabi biz bu halimizi fark ettikten sonra
krizimiz daha da arttı. Neyse gittiiiik
gittiiik karanlık yerini güneşe bırakmaya başladı. Birden ağaçların yerini daha çok tşa toprağa
bıraktığını fark ettim. O an bir tırsmalar oldu yani. “Amaan merkezde vardır.
Okulda vardır. Bu mu derdin Müfide?’’ desem de bir burukluk olmadı değil hani.
Şimdi diyeceksiniz ki “Beton yığınlarının ortasından gelmişssin. Sanki çok
mükemmel senin geldiğin yer!’’ . Tamam bir yerde haklısınız; ancak benim
yaşadığım yerde valla orman falan var. Küçüklükten köye gidip gelmelerle de
aşinayım fazlasıyla tabi. Hani bir de biyolog adayıyım onu da düşünün!
Neyse biz AŞTİ’de indik. İşimiz kolay oldu. Orada bekleyen
polis memurları bizi okulun servislerinin götüreceği yere yönlendirdi. Tabi
insan bir inanamıyor her sivile.“Bunlar polis mi? Kekliyorlar mı acaba?’’
dedik. Neyse baktık stand falan var etrafı da kalabalık düştük peşlerine. Ama
baya baya “Baltalar elimizde, uzun ip belimizde.’’ diyen 7 cüceler misali bir
sıra oluşmuş öyle ilerliyoruz. Zaten acıkmışız. 6 saat yol gelmişiz. Yine bir
krizler. Servise bindik ilerliyoruz. Tabi etrafı da iyice gözlemliyoruz. Giriş
kapısından girdik. Etrafında başka hiçbir şey olmayan bir binanın önünde
durduk. İndik kapı açılsın da içeri girelim diye bekliyoruz. Kapı açıldı bu
sefer de içeride bekleme faslı başladı. Koltuklar kapılmıştı tabi. Ama hemen
bir yeri kestirdik gözümüze oturduk. Karşımızda da bir kızla babası oturuyor.
Ama kıza birkaç kere baktım dövecek sanki. Baktık alımlar başladı hurraaa kayıt
bölümlerine. Baktım kız bizim bölümün orda. “Amaaan Müfide bir selam ver.
Kimmiş öğren.Tanışmak lazım artık.’’ dedim ve sinsice yaklaştım. Merhaba ile
başlayan konuşmamız tabi ki de telefon numarasına kadar ilerledi. Bu sırada
kuzenimle de babası konuşup aynı bölümde olduğumuzu fark etmişler. Kuzenim de
beni arıyormuş o kızla konuş diye. Benden kaçar mı? :D O gün bugündür “İyikilerim’’in
arasındadır kendisi :) Daha sonra kayıt bitti. Yorgun yorgun döndük otogara,
aldık biletlerimizi doğruca İstanbul’a!
Tabi bu sırada yurt çıkacak mı diye beklemeler falan derken
yedeklerden yurda girdim. İşte o zaman işin ciddiye bindiğini anladım. Bavul
hazırlanmıştı. Daha sonra zorluk olmasın diye eşyaların bir kısmını kayıtta
oraya bırakacaktım. Bu sefer babamla düştük yollara. Taksicinin 5 dakikalık
yolu kazıklamasından(Ankara’da taksiye kolay kolay binmeyin!) koşturmalara
kadar baya bir hırpalandıktan sonra kaydı yaptırdık. Ben valizi odaya çıkardım.
Baktım odada birkaç valiz var. Ama kimsecikler yok. Valize adımı yazıp
hayatımın bir kısmını geçireceğim yere baktım ve geri dönmek için koşa koşa
aşağıya indim…
Yorumlar
Yorum Gönder